Ana içeriğe atla

Diabetes Mellitus

Diabetes Mellitus (DM), insülin salınımı, insülin etkisi veya bu faktörlerin her ikisinde de bozukluk nedeniyle ortaya çıkan hiperglisemi (yüksek kan şekeri) ile  karakterize kronik metabolik bir hastalıktır.

Yediğimiz besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin çoğu vücutta enerji için kullanılmak üzere glukoza dönüştürülür. Midenin arka yüzeyinde yerleşik bir organ olan pankreas, kaslarımızın ve diğer dokuların kandan glukozu alıp enerji olarak kullanmalarını sağlayan "insülin" adı verilen bir hormon üretir. Besinlerle kana geçen glukoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glukozu yakıt olarak kullanır . Eğer glukoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise karaciğerde (şeker deposu=glikojen), yağ dokusunda depolanır.

Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir.

Tip 1 Diabetes Mellitus
Tip 1 diyabetli kişilerde yeterli insülin üretimi yoktur ya da çok azdır. Tip 1 diyabeti olan bireyler için insülin yaşam için elzem olan, vazgeçilmez bir ilaçtır. Diyabetli kişilerin % 5-10'u bu tip diyabetlidir.



Tip 2 Diabetes Mellitus
 Tip 2 diyabetli kişiler insülin üretir fakat üretilen insülin hedef dokularda etkili olarak kullanamazlar. Tip 2 diyabeti, tip 1 diyabete kıyasla daha sık görülür; diyabetli kişilerin %90'ı tip 2 diyabetlidir.

Gestasyonel Diyabet 
Gebelik her kadının metabolizmasına ayrı bir yük getirir. Gebeliğin getirdiği bu yük sonucunda gebelik esnasında özellikle gebeliğin 2. yarısından sonra kan şekeri yükselebilmekte ve doğum sonrasında tekrar normal düzeyine dönmektedir. Gebelik esnasında diyabetin ortaya çıkması durumuna gestasyonel diyabet denir. Gebe kadınların yaklaşık %3’ünde gestasyonel diyabet ortaya çıkar.


Klinik Bulgu ve Belirtileri
Ağız kuruluğu, aşırı yemek yeme, aşırı su içme, sık idrara çıkma, kilo kaybı, bulanık görme, ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma, idrar yolu enfeksiyonları, vulva ve vajina iltihabı, mantar enfeksiyonları, kaşıntı, ciltte kuruma ve yorgunluk şeklinde sıralanabilir.

Tanı kriterleri için kan şekeri ve HbA1c (3 aylık) şekere bakılmakla beraber; 
  1.      - Beden kütle indeksinin (BKİ) 25 kg/m2   veya üstünde  olması  
  2.      - Fiziksel inaktivite 
  3.      - Birinci dereceden akrabalarda diyabet bulunması
  4.      - Yüksek riskli ırklar (Afrika kökenli Amerikalılar, Latin ırkı gibi)
  5.      - 4 kg ve üstü bebek doğuranlar ve daha önce gestasyonel diyabet tanısı alanlar
  6.      - Hipertansiyon varlığı
  7.      - HDL kolesterolun 35’in altında olması ve/veya trigliseridin 250’ nin üzerinde olması
  8.      - İnsülin direncinin ilk bulgularının bulunması
  9.      - Polikistik Over Sendromu ‘PCOS’ varlığı
10.    - Daha önceki değerlendirmede bozulmuş glikoz toleransı ve bozulmuş açlık glikozu varlığı
11.   - Kardiyovasküler hastalık varlığı
Bu kriterler yoksa taramaya 45 yaşında başlanmalı. Sonuçlar normalse testler en az 3 yılda bir tekrarlanmalıdır.



Diyabet tedavisinin amacı kan şekeri düzeyinizi normal sınırlar içerisinde tutarak, kısa veya uzun dönemde oluşabilecek sağlık sorunlarını önlemek veya geciktirmektir. Diyabetin tedavisi aşağıdaki tedavi prensiplerini içermektedir, 

1- Sağlıklı beslenme ve egzersiz 
2- Sağlıklı beslenme, ağızdan alınacak antidiyabetik (OAD) ilaçlar ve egzersiz 
3- Sağlıklı beslenme, insülin tedavisi ve egzersiz 
4- Sağlıklı beslenme, ağızdan alınacak antidiyabetik (OAD) ilaçlar, insülin ve egzersiz   
 
Görüldüğü gibi diyabet, yaşamınızda başta beslenme alışkanlıklarınız olmak üzere bazı değişikliklerin oluşmasını gerektirmektedir. Kan şekerini oluşturan asıl kaynak yiyeceklerdir ve bu nedenle sağlıklı beslenme diyabette tedavinin temelidir.


Diyabetli bireylerin beslenme tedavileri; yaşına, boyuna, vücut ağırlığına, fiziksel aktivite durumuna, sosyoekonomik durumuna ve beslenme alışkanlıklarına göre diyetisyen tarafından hazırlanır. Beslenme programı kişiye özeldir. Diyabetli bireyler yeterli ve dengeli beslenebilmeleri için enerji ve tüm besin ögelerinden önerilen miktarlarda almaları gerekir.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre önemli noktalar;
·        -- Şeker hastalığı olan kişi sayısı 1980'de 108 milyondan 2014 yılında 422 milyona yükseldi.
·        -- 18 yaş üstü erişkinlerde diyabet sıklığı 1980'de % 4.7'den 2014'te % 8.5'e yükseldi.
·        -- Orta ve düşük gelirli ülkelerde diyabet prevelansı hızla artıyor.
·        -- Diyabet, körlük, böbrek yetmezliği, kalp krizi, inme ve alt ekstremite ampütasyonunun ana nedenlerinden biridir.
·        -- 2015 yılında, tahminen 1,6 milyon ölüm doğrudan diyabetten kaynaklanıyordu. 2012 yılında 2.2 milyon ölüm daha yüksek kan glukozuna atfedilebilir.
·        -- Yüksek kan glukozuna atfedilen ölümlerin hemen hemen yarısı 70 yaşından önce meydana gelir. DSÖ, diyabetin 2030'da önde gelen ölüm sebebinin 7 olacağını düşünmektedir.
·        -- Sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, normal vücut ağırlığının korunması ve tütün kullanımından kaçınma, tip 2 diyabetin başlamasını önleme veya geciktirmenin yollarıdır.
·        -- Diyabet tedavi edilebilir bir hastalıktır ve sonuçları, diyet, fiziksel aktivite, ilaç ve komplikasyonlar için düzenli tarama ve tedavi ile önlenir veya gecikir.

Önlemler;
Basit yaşam tarzı önlemlerinin, tip 2 diyabet başlangıcının önlenmesinde veya gecikmesinde etkili olduğu gösterilmiştir.Tip 2 şeker hastalığının ve komplikasyonlarının önlenmesine yardımcı olmak için insanlar şunları yapmalıdır:
·         1.Sağlıklı vücut ağırlığı elde etmek ve sürdürmek;
·         2.Fiziksel olarak aktif olmak - çoğu günlerde en az 30 dakika düzenli, orta şiddette etkinlik.
·         3.Kilo kontrolü için daha fazla aktivite gerekebilmektedir.
·         4. Şeker ve doymuş yağ alımından kaçınarak sağlıklı bir diyet ile (sağlıklı) beslenmeve
·         5. Tütün kullanımından kaçınma (sigara içmek, diyabet ve kardiyovasküler hastalıkların riskini arttırmaktadır)

Diyabet Durumunda;
·        - Yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat edilmeli,
·        - Bireye uygun vücut ağırlığı sağlanmalı ve sürdürülmeli,
·        - Öğün atlanılmamalı,
·        - İnsülin ve/veya ilaç zamanlarına ve dozlarına dikkat edilmeli,
·        - Önerilen fiziksel aktivitelere (yürüyüş gibi) özen gösterilmeli,
·        - Sigaradan uzak durulmalıdır.




Kaynakça
1   Diyabet Tanı ve Tedavi  Rehberi 2016, Türkiye Diyabet Vakfı
2   Diabetes Fact Sheet, Updated November 2017 . World Health Organization erişim Tarihi: 14.11.2017
3   Diyabetin Sınıflandırılması  ve Tanı Kriterleri http://www.tdhd.org/dhd_kitap/02blm.pdf  Erişim tarihi; 14.11.2017
4   Diyabet ve Beslenme, Sağlık Bakanlığı. E kütüphane. Erişim tarihi; 14.11.2017
5   http://www.turkdiab.org/page.aspx?u=1&s=12 Diyabet Nedir? Erişim tarihi; 14.11.2017
6  http://www.turkdiab.org/page.aspx?u=1&s=18 Diyabette Beslenme Tedavisi : Erişim tarihi; 14.11.2017
7  TEMD Diyabet Çalışma Grubu Hasta Eğitim Broşürleri Serisi- 1 DiYABET NEDiR?

8   ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı HASTA BİLGİLENDİRME FORMU - Diyabet Nedir? 
  9. DİYABET ŞEKER HASTALIĞI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Abdominal Obezite & Santral Obezite

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre bel/kalça oranı kadınlarda 0.85'den ve erkeklerde ise 1.0'den fazla ise android tip obezite (elma tip obezite- santral obezite- abdominal obezite) olara kabul edilmektedir.  Yağ dağılımının belirlenmesinde Bel/kalça oranı kullanılsa da, tek başına bel çevresi ölçümü, karın bölgesindeki yağ da ğılımı ve sağlığın bozulmasında önemli ve pratik bir gösterge olarak kullanılmaktadır.  Yağın karın bölgesinde ve iç organlarda toplanması insülin direnci ile ilişkilidir. Erkeklerde sınırı 94 cm ve üstü, kadınlarda ise 80 cm ve üstüdür (Risk sınırı). Erkeklerde bel çevresinin 102 cm ve üzeri, kadınlarda ise 88 cm ve üzerinde (yüksek risk sınırı) olması; 💡Tip 2 Diyabet 💡LDL kolesterol ve trigliseritte dalgalanmalar 💡Hipertansiyon 💡Koroner arter hastalıklarının gelişmesinde risk olarak görülmektedir.

Tuz ve Diyabet

Şekerin diyabet nedeni olduğunu biliyorduk, peki ya tuz ? Diabetologia Dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, erişkin kişilerde tuz tüketiminin tip 2 diyabet  ve latent (gizli) otoimmün diyabet gelişme riskindeki artışla bağlantılı olabileceğini öne sürmüştür. Beslenmemizdeki ana sodyum kaynağı tuzdur. Tuz (sodyum klorür) %40'ı sodyumdan oluşmuştur, bu demektir ki her 2.5 gram tuz tükettiğimizde 1 gram sodyum almış oluruz. Daha önceki çalışmalar aşırı tuz tüketimin, insülin direncine direk etkisiyle ve/veya yüksek tansiyona ve kilo alımına katkısıyla  tip 2 diyabet gelişimine yol açabileceğini göstermiştir.   Latent otoimmün diyabet (LADA) tip 1 diyabetin bir formudur ve pankreasta insülin üreten hücrelerin, vücudun kendi bağışıklık sistemi tarafından yok edilmesiyle oluşur. Normal Tip 1 diyabetin aksine bunda çok yavaş oluşur, bazen yıllar alır. Yetişkinlikte ortaya çıkmasından dolayı yanlışlıkla tip 2 diyabet teşhisi konmasına sebep olabilir. Araştırmacı...