Ana içeriğe atla

Abdominal Obezite & Santral Obezite


Dünya Sağlık Örgütü'ne göre bel/kalça oranı kadınlarda 0.85'den ve erkeklerde ise 1.0'den fazla ise android tip obezite (elma tip obezite- santral obezite- abdominal obezite) olara kabul edilmektedir. Yağ dağılımının belirlenmesinde Bel/kalça oranı kullanılsa da, tek başına bel çevresi ölçümü, karın bölgesindeki yağ dağılımı ve sağlığın bozulmasında önemli ve pratik bir gösterge olarak kullanılmaktadır. Yağın karın bölgesinde ve iç organlarda toplanması insülin direnci ile ilişkilidir.


Erkeklerde sınırı 94 cm ve üstü, kadınlarda ise 80 cm ve üstüdür (Risk sınırı). Erkeklerde bel çevresinin 102 cm ve üzeri, kadınlarda ise 88 cm ve üzerinde (yüksek risk sınırı) olması;
💡Tip 2 Diyabet
💡LDL kolesterol ve trigliseritte dalgalanmalar
💡Hipertansiyon
💡Koroner arter hastalıklarının gelişmesinde risk olarak görülmektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Krill Yağı Nedir? Neden Önemlidir?

Kriller, Antarktika okyanusun soğuk sularında yaşayan karidese benzer küçük kabuklu deniz canlısıdır.  Krill yağını diğer yağlardan üstün tutan temelde dört bileşen bulunmaktadır. Bunlar; içeriğindeki yağ türünün fosfolipit formda olması, yüksek antioksidan etkisi yüksek olması, omega-3 ve astaksantin  içeriğidir.  A lglerden, morina karaciğerinden, foklardan ve/veya balık yağından  elde edilen omega yağ asitleri trigliserit formdadırlar .  Fosfolipitlere bağlı omega-3 suda çözünebilir halde iken, balık yağındaki omega-3 çözünemez. Bu nedenle krill’deki omega-3’ün vücudumuz tarafından emilebilir ve kullanılabilir durumdadır.   Balık yağına göre E, A, D vitaminleri ile astaksantin gibi güçlü antioksidanları içermesi sonucunda 48 kez daha fazla antioksidan etkiye sahiptir. Yapılan çalışmalarda, krill yağı kapsüllerinin içerdiği EPA ve DHA miktarı balık yağı kapsüllerine göre az olmasına rağmen, krill yağının fosfolipit formundan dolayı omega-3 yağ asitle...

Diabetes Mellitus

Diabetes Mellitus (DM) , insülin salınımı, insülin etkisi veya bu faktörlerin her ikisinde de bozukluk nedeniyle ortaya çıkan hiperglisemi (yüksek kan şekeri) ile  karakterize kronik metabolik bir hastalıktır. Yediğimiz besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin çoğu vücutta enerji için kullanılmak üzere glukoza dönüştürülür. Midenin arka yüzeyinde yerleşik bir organ olan pankreas, kaslarımızın ve diğer dokuların kandan glukozu alıp enerji olarak kullanmalarını sağlayan " insülin " adı verilen bir hormon üretir. Besinlerle kana geçen glukoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glukozu yakıt olarak kullanır . Eğer glukoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise karaciğerde (şeker deposu=glikojen), yağ dokusunda depolanır. Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üst...